Gökte Alper, yerde Dilber!

Son dönemlerde tabiri caizse yeri yerinden oynatan, gündemi adeta zelzeleye uğratıp pavyoncuların aklını başından alan o malum konu...

Konuşmaya dilimin el vermediği, parmaklarımın yazmaya geri durduğu, 'Yazarsam kibar olamam' dediğim konumuz, Yılmaz Erdoğan’ın “Dram” adı altında verilen dizisi 'İnci taneleri'

Şimdi, "E üzerinden ne kadar zaman geçti daha yeni mi yazıyorsun" diyenleri duyar gibiyim.

İşin aslına bakarsanız bende bu umutla beklemiş, kısa süreli bir popülerlik oluşturmuştur diye düşünüp gündemime almak istememiştim. Ancak bir videonun toplumsal boyutundaki etkisinin ne kadar içler acısı olduğunu da henüz fark etmemiştim.

Bilmeyenler için kısa bir özet geçelim.

Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir dizi, daha henüz yayın hayatına girmeden diziden bir pavyon dansı sahnesi yayınlamış ve izlenme rekorları kırmıştı.

Daha sonrasından bu "Pavyon Dansı"nın Ankara'da kursu açılmış, aklınıza dahi gelmeyecek kadar yakıştıramayacağız isimler bu "Pavyon" dansını taklit edip sosyal medya hesaplarında paylaşmışlardı.

Şöyle bir bakıldığında güzel ülkemin doğası gereği sanırım bunları yaşamaya alışık hale gelmiş olacağız ki, “E ne var bunda” diyenlerde çok oldu.

Ancak bu defa etkileşim uğruna yayınlanan bu video sosyal mecralardan çıkıp siyasilerin dahi diline düşmüştü.

Hatırlamayanlar için hatırlatalım, Bolu'nun CHP'li Belediye Başkanı Tanju Özcan, kendi sosyal medya hesabında Dilber'in dansını paylaşıp, "Babamdan kalan tarlayı sattım, sana Bolu'dan ev aldım. Türkiye'nin en güzel şehri Bolu'ya bekliyoruz" deyip gülücük saçmıştı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de bu konuya sessiz kalmayıp, bu videonun yayınlanmasının bir propagasyon olduğu şu sözlerle duyurmuştu;

“Astronot Alper Gezeravcı kardeşimizin uzaya gittiği şu dönemde, bir dizi-film vasıtasıyla Dilber karakterinin servis edilmesi de, bir başka örtülemez çelişki ve zamanlama itibariyle manidar bir komplo emaresi taşımaktadır.”

Yine Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak, partisinin Başmakçı’da açılan seçim koordinasyon merkezi açılışında, “Gökte Alper, yerde Dilber” diyerek lafı uzatmamış ancak lideri Bahçeli’nin sözlerine desteğini göstermişti.

Duruma böyle bakılınca aslında birbiri ile alakasız ve komik görünen bu iki konunun, yayınlanmasının ardından henüz iki haftasını doldurmamış bir Dilber dansının 15 milyon gibi bir izlenmeye ulaşırken, Alper Gezeravcı’nın uzaya çıkışıyla alakalı tüm videoların toplam izlenme oranı Dilber dansının yarısı kadar dahi etmediğini görünce, iki konu arasındaki tek ortak noktanın yine güzelim ülkem insanlarının “Tercih”lerinin olduğunu anlamak mümkün.

Hani bu, “Türkiye neden gelişmiyor?” deyip sosyal medya hesaplarında rahat rahat klavye altında naralar atanlar var ya…

Ana baba sevgisi görmeyen ve bu duygusal yokluğunun sosyal medya üzerinde doyurmaya çalışan ama eğitimi eleştirmeye gelince gözünü yumup ağzını açan etkileşim fetişleri hani…

Bu insanları da tutarsız tavırları için tebrik etmeden geçmemek gerek.

Sürekli duyar kasıp, yurtdışını örnek göstererek ülkemde ayrışmaya sebebiyet veren ama etkileşim kasmak için de tüm duyar ve meziyetlerini bir kenara bırakıp yayınlanan bir diziden etkilenerek bu kepazeliğe tüy diktikleri için ayrıca tebrik etmek gerek.

Katıldığı bir programda kendisine bu video izletilince, “Hakikaten ya, pavyonda böyle güzel kadınlar mı varmış” deyip içinin eridiğini programdakilerin kahkahalarıyla ekranlara yansıtıp sözde samimiyet imajı veren canım Türkiye’min eski Ekonomi Bakanı da, bu kepazelik furyasına kapılıp eğlence adı altında meşrulaştırmıştır.

Durumun ne kadar içler acısı bir boyuta gelmiş olduğunu daha fazla detaya girmeden sanıyorum aktarmışımdır.

Eğitimin önemine, eğitimin gençler üzerinde nasıl bir etki bıraktığına değinilebilecekken ve aslında gerçekten toplum için yararlı bir film senaryosu oluşacakken bile halkımın bu diziden yalnızca pavyon dansını çekip çıkartmasında da tamamen toplumu suçlu buluyorum aslında.

“Alt tarafı biz dizi” demeyin.

Açalım ve istatistiklere bakalım.

Yayınlanan bu video yüzünden pavyonlara başvuru oranının ne kadar yükseldiğini hep birlikte görelim.

Pavyonun adını duymamış insanlarda dahi “Pavyon Kültürü” adı altında merak uyandırıp özendirildiği ve esas değerlerimizin geride bırakıldığı bir dönemde, diziler için masum denilmesini kabul edemem.

Bu sözlerle hafife alınan ve senaristleri böyle hikayeler yazmaya iten dizi ve filmler yüzünden toplum ahlakımızı kaybettiğimizi fark etmemiz için daha ne görmemiz, ne duymamız gerekiyor?

“Artık o tarlayı satan dayı modeli bitti gibi. Beyaz yakalılar bile geliyor artık” güzellemesinin rahatlıkla işitildiği dizi repliği pek çok şeyi anlatmak için yeterli değil mi?