Yapay Zeka: Lütuf mu, Tehdit mi?

Son yılların en hızlı şekilde gelişen teknolojilerinden biri olan yapay zeka, hayatımızın her alanına entegre olmaya başladı. Tasarımdan metin üretimine, sağlık sektöründen eğlenceye kadar birçok alanda yapay zeka çözümleriyle karşılaşıyoruz. Öğrenciler ödevleri için, tasarımcılar ve içerik üreticileri işleri için, bazı insanlarda sadece vakit geçirmek için yapay zekaya başvuruyor. Ancak bu teknolojinin sunduğu avantajlar kadar tehlikeleri de bir o kadar dikkat çekici.

Bu durumu size iki örnekle açıklamak istiyorum.

1.Yaratıcılığın Sınırlarını Zorlamak

Ünlü Taxi Driver filminin senaristi Paul Schrader, yakın zamanda yapay zekanın orijinal senaryolar yazabileceğini ve insanların bu süreçte daha az vakit harcayacağını belirtti. Schrader’a göre, yapay zeka insanların yaratıcılık süreçlerine yardımcı olabilir, hatta onları tamamen devralabilir.  Schrader, “Yapay zeka saniyeler içinde iyi bir fikir sağlayabiliyorken, yazarlar neden aylarca oturup iyi bir fikir arasın ki?” diye bir açıklamada bulundu.

Bu fikir kulağa masum gelse de bazı soru işaretleri oluşturmuyor değil. Örneğin, bir gün Netflix'te “Yapay Zeka Tarafından Yazıldı” etiketiyle bir dizi izleyebiliriz. Peki o zaman, Senaristlere ne olacak? Yapay zekaya bu senaryoları yazdırabilmek için nasıl bir bilgi birikime sahip olmamız gerekiyor? Bu senaryolar insan eliyle yazılanlar kadar etkileyici olabilir mi? Gibi soru işaretleri bırakıyor insanın kafasında. Yapay zeka sayesinde yaratıcılık sınırları genişlese de, bu durum yaratıcı mesleklerde çalışanlar için bir tehdit olabilir.

2.Siber Zorbalık ve Dolandırıcılık

Yapay zekanın kötü niyetli kullanımları, yarattığı kolaylıkların çok ötesine geçerek büyük tehlikeler oluşturuyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri yakın zamanda, ABD'de yaşanan Brad Pitt dolandırıcılığı vakası.

Kendini Brad Pitt olarak tanıtan kişi yapay zekaya ünlü oyuncunun sahte fotoğraflarını yaptırıp bir kadına gönderiyor ve ondan etkilendiğini söylüyor. Ses yok, buluşma yok sadece görseller ve yazışma var. Kadında bu duruma inanıp yaklaşık 1 milyon dolar kaybediyor. Tabi bu 8 ay gibi uzun bir süreç içinde gerçekleşiyor.

Türkiye’de ise durum farklı bir boyuta taşındı. WhatsApp üzerinden yapılan görüntülü aramalar, yapay zeka dolandırıcılığı için yeni bir araç haline geldi. Sizleri WhatsApp üzerinden görüntülü olarak arıyorlar. Eğer o telefonu açtıysanız, geçmiş olsun.

Görüşme sırasında görüntünüz kaydedildi ve yapay zeka yardımı ile müstehcen video ve fotoğraflarınız oluşturuldu bile. Gerisi tehdit ve şantaj. Siber zorbalık ve kişisel mahremiyetin ihlali, artık yapay zekanın yardımıyla daha karmaşık ve tehditkar bir hale geldi.

Sanırım bu örnekler olayın tehdit boyutunu yeterince gözler önüne seriyor.

Peki bu durumun beyaz perde de yansıması nasıl? Sonuç olarak buraya sinema hakkında bir şeyler okumak için geldiniz.

Yapay zekanın ve teknolojinin tehditlerini ele alan birçok film, aslında geleceğin karanlık yüzüne dair bize ipuçları sunuyor:

Eagle Eye: Devletin yapay zeka destekli bir gözetim sisteminin kontrolden çıkmasını konu alan bu film, teknolojiye bağımlılığın nasıl felaketle sonuçlanabileceğini gözler önüne seriyor. Film gözetim teknolojilerinin kötüye kullanılması ve yapay zekanın insan kontrolünden çıktığında yarattığı tehlikeleri çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Günümüzde yapay zekanın dolandırıcılık veya kötü niyetli kullanımları bu distopik senaryonun gerçek olabileceğini gösteriyor.

Untraceable: İnsanların siber ortamda şiddeti nasıl bir “izleme kültürüne” dönüştürdüğünü gösteren bu film, internetin karanlık yüzüne işaret ediyor. İnternetin anonim yapısının nasıl bir tehdit haline gelebileceğini gösteren ve çevrimiçi merakının nasıl karanlık bir güce dönüşebileceğini gösteriyor. Yapay zekanın sahte içerikler ve dolandırıcılık için kullanılmasının sonuçları da benzer bir tehdit yaratıyor.

Cyberbully: Siber zorbalığın bir genci nasıl depresyona sürüklediğini ele alan bu film, yapay zekanın da dahil olduğu dijital tehditlerin psikolojik etkilerine dikkat çekiyor. Bugün şantaj için kullanılan yapay zeka araçları, bu tehlikeyi çok daha karmaşık bir hale getiriyor.

Anon: İnsanların mahremiyetinin tamamen ortadan kalktığı bir dünyayı konu alan bu film, yapay zekanın her şeyi görüp kayıt altına aldığı bir gelecek tasvir ediyor. WhatsApp dolandırıcılıkları ve yapay zeka destekli şantaj yöntemleri, bu tür bir geleceğin çok da uzak olmadığını düşündürüyor insana.

Sonuç olarak,

Yapay zeka, insanlığın en büyük lütuflarından biri olabileceği gibi, en büyük tehditlerinden biri haline de gelebilir. Bu durum teknolojiyi kullanma amacımıza bağlı. Tıpkı bir bıçağın hem yemek yapmak hem de zarar vermek için kullanılabilmesi gibi, yapay zeka da insanın niyetine göre şekilleniyor.

Eagle Eye ve Anon gibi filmler bize teknolojiyi kontrol edemediğimizde neler olabileceğini gösterirken, Cyberbully gibi yapımlar bireylerin dijital ortamda nasıl tehdit altında kalabileceğini anlatıyor. Yapay zeka bir araçtır, ancak onu nasıl kullandığımız tamamen bize bağlı.Teknolojiyi etik ve güvenli bir şekilde kullanmayı öğrenmek, hem bireysel hem de toplumsal sorumluluğumuzdur.

Asıl soru şu olmalı: Yapay zeka ve günümüzde kullandığımız bir çok araç mı suçlu yoksa onu yanlış kişilerin kullanmasına engel olamayanlar mı? Ya da olmak için hiç çaba sarf etmeyenler…

Siz karar verin…