Hollywood’un zaman zaman ekmeğini yediği, kadın güçlendirme temalı filmlerde ki amaç sizce gerçekten güçlü kadın vurgusu yapmak mı? Kadınlar her şeyi başarır mesajı vermek mi?

Bunlara inanıyor musunuz gerçekten? Hollywood’dan bahsediyoruz…

Sizce Hollywood’un ilk tercihi kadınlar ve feminizm mi? Tabi ki hayır. Ne para getirecekse ne kar sağlatacaksa ona yatırım yapacaklar. Remake filmleri olarak izlediğimiz birçok filmde bunu çok net görebiliyoruz.

Biz seyirciler önceki yıllarda izlediğimiz filmleri bir heyecanla tekrar izleyip yeni bir yorum göreceğimiz düşüncesi ile sinema salonlarına koşuyoruz. Salondan ayrıldığımızda ise çoğu seyircide oluşan soruyla aynı soru işareti oluşuyor kafamızda

‘Buna gerek var mıydı?’

Yaptıkları şey kolaya kaçmak değil de ne? İnsanların nostalji hayranlığını kullanarak, hazır seyirciler üzerinden haksız para elde etmek.

"Eee bu dolandırıcılık" dediğinizi duyar gibiyim. Hayır değil. Çünkü her şeyin bir kılıfı var.

"Biz erkek egemen hikayelerini kadınlar üzerinden anlatarak bu hikayeleri feminist bir dille seyirciye sunuyoruz" diyeceklerdir. "Kadınlar güçlüdür. Bu remake filmleri yaparak kadın hikayelerinin çoğalmasına öncülük ediyoruz" diyeceklerine emininim ama ispatlayamam.

Bize sundukları bu filmler feminizm ve nostalji başlıkları altında toplayıp sonrasın da seyircilere pazarlayıp kolay para kazanıyorlar. Filmlere ünlü birkaç kadın oyuncuda koydular mı tamam. Sıfırdan hikaye yazıp yeni bir şey sunmaya gerek yok. Zaten zamanında tutmuş ve hala konuşulan bir iş, birde feminizm ateşi verelim seyirciye sonrasında gelsin paralar…

Gelmesin paralar!

Biz seyirciler olarak çok sıkıldık kandırılmaktan. Bomboş filmlere para ödemekten. Aylarca reklam yaparak öve öve bitiremediğiniz filmlerden,  filmin sonunda hayal kırıklığı ile ayrılmaktan sıkıldık.

Mesela 2001 yapımı ‘Ocean’s 11’ filmine bakalım.

Birçok seyirci tarafından izlenmiş, büyük ilgi toplamış,  şuan bile hala denk geldikçe hiç sıkılmadan izlenen, herkesin birbirine önerdiği ve izlemesi kolay bir film.

Peki, Hollywood ne yaptı?

Herkesin sevdiği risksiz olarak gördüğü bu hikayeyi aldı, feminizm adı altında biz seyircilere sundu. Dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarına filmde roller verdi, hatta yetmedi dünyaca ünlü bir şarkıcıyı da bu film de rol verdi. 2018 yılında ‘Ocean’s 8’ filmini yaptı ve seyircide merak uyandırıp sinema salonlarına çekti.

Reklamı bir hayal edin…

Seksi ve yıldız isimleri koyarak erkek izleyicileri, erkek egemen bir hikayeyi kadınlar üzerinden anlatıyoruz diyerek kadın izleyicileri, 17 yıldır her yıl katlanarak artan ‘Ocean’s 11’ hayranlarını bu filmle sinemalara çektiler.

Sonuç olarak; film biraz reklam ile maliyetini çıkarmış oldu. Filmin oyuncu kadrosuna bir bakın; Rihanna, Anne Hathawey, Sandra Bullock, Helena Bonham Carter…

Bu filmin amacı sizce seyirciye seyir zevki sunmak mı? Yoksa ünlü oyuncular, gündem konular ve eski popüler film üzerinden para kazanmak mı?

‘Ocean’s 8’ yine bir derece kabul edilebilir, seyirciye yeni bir şey sunmasa da tatlı bir nostalji yaşattı birçok izleyiciye (!).

Peki ya tüm seri filmini altüst eden "aslında biz yanlış anlattık hikayede önemli olan erkek karakter değilmiş, kadın karaktermiş" deyip, 35 yıl sonra hikayeyi yeniden yazmaya çalışan ‘Terminatör’ serisini ne yapalım?

Tamam, serinin ikinci filminden sonrasında, çok elle tutulur bir hikaye yok ama en azından ilk iki filmin hikayesine sadık kalınmış, onun üzerinden ilerliyorlar.  Tutarlılık sağlamaya çalışıyorlar.

2019 yılında yapılan (Şükürler olsun ki ) serinin son filmi olan ‘Terminatör: Kara Kader’ filmi ise 35 yıla çöp muamelesi yapıp "Aslında dünyanın kurtuluşunda ki kilit isim John Connar değil de ilk beş film boyunca adını bile duymadığımız Dani’ymiş." diyorlar

Biz izleyicilerle alay ediliyor.

Nasıl olsa ‘Terminatör’ filminin bir izleyici kitlesi var, kimse gelmezse onlar gelir düşüncesinin ürünü bu. Amaç yine feminizm ve nostalji sevgisini kullanarak, seyirciyi sinemaya çekmek ve olabildiğince gişeden para kazanmak.

Bazı filmler vardır, sinemada bir kere seyretmek yeterli gelmez seyirciye, tekrar tekrar o filmi izlemek ister. Bu filmlerde ise tek sefer bile fazla geliyor, filmin yarısında seyirciler salondan ayrılıyor. Çünkü amaç seyirciye keyifli vakit geçirtmek değil, amaç o bileti aldırmak.

‘Terminatör’ serisinin ilk filmi dönemin ve hatta günümüz izleyicilerin bile beğenisini toplamış sevilen bir film. İkinci Filmi çektiniz tamam, hikayenin devamını gösterdiniz. Sarah’a noldu? Çocuk doğdu mu? Gibi sorularımızı cevapladınız. Yine problem yok. Sonrasında gelen filmler ve en fenası 2019 yapımı son film ile neyi amaçladınız merak etmemek elde değil.

Kadın güçlendirmesi mi yapmak istiyorsunuz? Bunu zaten ikinci filmde, ‘Sarah Conner’ karakteri ile sinema tarihinin en güçlü kadın karakterlerinden birini yarattınız. Son film ile "Dünyayı kurtaracak kilit isim aslında erkek değil de kadınmış." diyerek vermek istediğiniz mesaj ne?

Cinsiyet ayrımı yapan bana göre asıl bu zihniyet.

Başka bir filme bakalım daha bakalım.

‘Ghostbuster’ 2016 yapımı, bu sefer hikaye bile neredeyse aynı dört tane kadın hayaletleri yakalıyor. Başlarından türlü türlü maceralar geçiyor ve bana göre en önemli nokta aptal diyebileceğimiz yakışıklı ERKEK bir sekreterleri var.

Yıllarca "Kadınları cinsel obje olarak kullanıyorsunuz, aptal sarışın ve femme fatale gibi kadın karakterler yaratarak kadınları ayrıştırıyorsunuz" diyen feministlerin bu film hakkında ki yorumlarını merak ediyorum.

Bu bir intikam mı, sıra bizde deme şekli mi? Yoksa kaslı yakışıklı erkeklerin kadın seyircileri sinemaya çektiğinin keşfi mi?

Birde remake olmayan ama güçlü kadın filmi diye pazarlanan bir filme bakalım.

‘Harley Quin: Birds Of Prey’ bir grup kadının bir şekilde yolları kesişiyor ve ortak düşmana karşı birlik oluyorlar. Bu kadınların hepsi ya çok zeki ya da bir anda on erkekle dövüşebilecek kadar güçlü kadınlar. Karşılarında ki kötü karakter bilin bakalım kim?

Evet, oda bir erkek.

Öyle kötü bir erkek ki, filmdeki birbirinden farklı karaktere sahip kadınlar birleşip onu yenmeğe çalışıyorlar.

Hadi kadınlar birleşin, bu kötü ve aptal erkekleri hep birlikte yenelim.

Neden? Neden bunu bir rekabete dönüştürüp, bu kadar körükleme ihtiyacı duyuyorsunuz? Günümüz de kadın erkek ilişkileri bu kadar zor ve karmaşık iken siz neden bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorsunuz? Neden genç ve cahil kadınlara erkek düşmanlığı aşılıyorsunuz?

Dikkatinizi çekti değil m?

Bu tarz güçlü kadın filmi diye bize pazarlanan filmlerde erkekler ya kötü ya da salak ve bir işe yaramayan karakterler. Burada erkekler salak, kaslı, seksi ve bir cinsel obje (Aptal sarışın karakterinin erkek versiyonu)

Ya da güçlü, zengin, kötülük yapmak için geçerli bir nedene ihtiyacı olmayan saf kötü… (Femme fatale karakterinin erkek versiyonu)

Bana göre bu filmlerle güçlü kadın imajı verilmek şöyle dursun kadınlar aşağılanıyor. Çünkü yeterince önem verilmiyor bu filmlere. Biz seyirciler kadınların karşısındaki düşman eğer bir erkekse bunun aptal olmasını veya saf kötü olmasını değil, zeki olmasını ve kötülüğünün elle tutulabilir bir motivasyonu olmasını istiyoruz.

Asıl cinsiyetçilik sizce bu filmler ile yapılmıyor mu? Kadınlar güçlü ve zeki, erkekler kötü ve aptal. Kimi kime düşman etmeye çalışıyorsunuz? Gerçekten bu filmlerle ilgili söylenecek çok şey var.

Mesela amaç sadece para kazanmak mı? Kadın güçlendirmesi mi? Kadın ve erkek arasındaki karmaşık ilişkileri körüklemek mi? Yoksa feminizmi kullanarak erkek düşmanlığı oluşturmak mı?

Bir film bunları yapabilir mi demeyin…

Filmler ve medya araçları, savaş bile başlattılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan bir hikaye ile örneklendireyim.

Polonya üniforması giymiş bir Alman ajanı, Alman radyosunu basıp, Alman karşıtı yayın yaptı. Almanların amacı saldırılarına haklı bir sebep vermekti. Bekledikleri gibi oldu, halk Polonya’nın işgalinde Nazilerin arkasında durdu. (Detayları merak ederseniz Gleiwitz olayları olarak araştırabilirsiniz.)

Evet, güçlü kadın filmleri elbette var az önce de söylediğim gibi ‘Terminatör 2’ filminde ki Sarah Conner, Kill Bill filmindeki, kocasının ve ölen bebeğinin intikamını almak isteyen The Bridge karakteri. Hatta illa savaşçı bir karakter olmasına gerek yok hayalleri için mücadele eden ‘Erin Brockovich’ veya ‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’ filmindeki kızının cinayetinin aydınlatılması için pes etmeyen anne... bunlar sinema tarihin deki güçlü kadının ne olduğunu seyirciye gösteren güzel filmler.

Konuyu toparlamam gerekirse, güçlü kadın filmi diye pazarlanan filmlerin bir çoğu yalan ve kandırmacadan ibaret. Kadın ve erkek arasında düşmanlık oluşturmak ve kadınları aşağılanmaktan başka bir işe yaramayan bu filmler, cebinizdeki parada gözleri olan açgözlü yapımcıların ürünü.

Daha fazlası için Afyonkarahisar'ın haber kaynağı Afyon Baykuş'u takipte kalın!